4.
ah keri vah keri.
öncelikle, satc izlememiş olanlar sarah jessica parker'ı sevmezler; ben de bunlardan biriydim. 2008 yılında facebook'ta "sarah jessica parker looks like a horse" diye bir gruba katılmışım hatta. birkaç sene sonra da satc izlemeye başladım, carrie'yi sevdim. sesi, hareketleri, saçları inanılmaz çekici.
şu an 3. kez izliyorum ve carrie'nin dizinin en eziği olduğunu, o akıllı feminist tavırlarının altında bir zavallı barındırdığını görüyorum. bunlar carrie'yi sevmeye engel değil ancak satc'de kadınların kendilerini en çok özdeşleştirdikleri carrie'dir; bu yüzden benim sinirim carrie'nin yaptıklarının, düşündüklerinin normalleştirilmesine hatta yüceltimesine...
bundan sonrasını spoiler vererek açıklıcam:
- kaç milyon çift ayakkabısı var ama hayatında hiç doğru düzgün seyahat etmemiş; o kadar ayılıp bayıldığı paris'e ilk defa 38 yaşında gidiyor. Bütün varlığı maddiyat.
- kenara köşeye para atmamış, sırf ayakkabı almış, utanmadan da borç vermeyen arkadaşından hesap sorar.
- mr. Big'le fakbadiyken kendini sevgili sanıyor, ilk izleyişimde anlamamışım. Özellikle ilk sezondaki ilişkileri asla sevgililik değil.
- sevgilisi için hayatını değiştirir, kariyerini çöpe atar. Aman tadımız kaçmasın ali rıza bey.
- her bku yemiş, carrie'nin affedersiniz ağzına sıçmış olan adam, kıçının kılları ağarıp dede gibi hırıltılı nefes almaya başlayınca "hayatımın aşkı sensin" diyor, carrie'nin kıçı uzaya fırlıyor. Püh keri. Adam zaten hasta ve yaşlı, bi de cenazesiyle uğraşıcaksın. Sefasını başkaları sürdü, cefasını sen çekmek istiyosun.
Biraz daha eklerim sonra ama en önemli ezikliği bu "the one" olayı. Adam eğlensin, gezsin tozsun bizim carrie de iki lafla havalara uçsun.
Mutlu son istemeyin, mutlu orta isteyin. Asıl önemli olan o. Böyle erkeklere prim veren, kadınların bi yaşlı dedenin salak lafıyla tatmin olduğu dizilerin sizi kandırmasına izin vermeyin.
benim idollerimden biri lorelai gilmore'dur aşk konusunda, onun girdisi gelecek.
10 nisan 2015 21:13
11 nisan 2015 00:39